21 Mart 2010 Pazar

Go Home Yönetim !!!


            2 senedir oynanan rezalet futbol, her deplasmanda alınan ezici yenilgiler, yapılan transferlerin yanlışlığı ve elvada denilen onca kupa. Hem mental hem de fiziksel olarak bitik bir futbol takımı. Sokakta yürürken bile sakatlanacak kadar futbolu bilmeyen bir takım. Bu senede elde var sıfır. Bursa acayip işler yapmassa şampiyon olur. OLMALIDA. Çünkü G.Saray bu ülkenin en kalitesiz Türk futbolcularına sahip. Kimse Miilli takımda oynuyorlar laflarını boşa söylemesin. O oyuncuların milli takımda olmalarının nedeni GS MARKASI'dır. Ne oynadıkları futbolla ne de yetenekleriyle, bırakın milli takımı 3. kümede zor oynayabilecek kapasitedeki bu adamlar koskoca Galatasaray klübünde top oynuyorlar. Topal,Sarp gibi adamlar aldıkları topu ayaklarına dolaştırmadan bir pas dahi atamazlar. Orta sahada gereksiz milyon tane top kaptırarak pozisyon yokken gol yememize sebep olurlar. Servet ve Emre kendilerine bechaunbauer zannederek topla çıkmaya çalışırlar, yenmiyecek şekilde rezalet goller yedirirler. Eskişehir ve son olarak da Trabzonspor maçında  artistlik yapıcam diye kaptırılan toplar,pozisyon yokken goller yememize neden oldu. Bu tamamen bu oyuncuların yerini garanti görmelerinden ve yönetimin otorite boşluğundan kaynaklanmaktadır. Bunca emek bir iki tane ne yaptığını bilmez, nerde oynadığını bilmez adamların ayaklarına,yapacakları rezalet ve mantık dışı hatalara bağlıysa ORDA duracaksın.Kimseyi suçlamadan direk yönetimi yollayacaksın. Çünkü hatalardan ders çıkarılmadan aynen devam edilmektedir. Elano denilen ne işe yaradığını hala anlayamadığım bu futbolcunun bir maçı çevirdiğini , bir güzel hareket yaptığını hatırlıyamıyoruz.Neden acaba? Herkesin ağzında bir sakız elano maç çevirmesi için alınmadı. PEKİ NE İÇİN ALINDI?  Brezilya milli takımını izlerseniz, elano, top sürüşünün vasat ve ağırlığı ile dikkatinizi hemen çekecektir. Brezilya ekolünde bunun kadar yeteneksiz bir oyuncu görmedim. Brezilyanın en ücra köyünde 10 yaşındaki bir çocuk bile elano'dan daha ince bileklere , daha iyi top tekniğine sahiptir. Bir adam aldığı her topu ezer mi? Elano ise ezer. Çünkü ağır,çünkü tekniği yok. Maldonado'ya gülenler acaba Elano'yu izleyince ne yapıyorlar? 8m euro gibi bir paraya alındığını düşünürsek herhalde buz gibi soğuk su içiyorlardır. 2 senedir basketbolundan voleyboluna yüzmesinden futboluna her branşta ezeli rakibi Fenerbahçe'nin başarı anlamında altında kalan bu takım,bu klüp, bu marka  TÜRKİYE'NİN SPOR ALANINDA EN KÖKLÜ VE EN İYİ TAKIMIDIR ,MARKASIDIR , KLÜBÜDÜR. Ama bu yönetim bu klübün değerini, başarı çıtasını gün geçtikçe aşağı çekmektedir. Üstünel tarafından sağlanan bir-iki transfer her sene taraftarın gözünü boyuyarak sezona boş umutlarla başlanıyor.Ama kimse bu takımdaki Türk futbolcularının yetersizliği, tartışmıyor. 2 senedir bu böyle devam ediyor. BU BÖYLE DEVAM ETMEZ.Ortada ciddi bir yönetim eksikliği ve başarısızlık var. Koskoca Galatasaray klübünü deplasmanlarda anadolu takımı sıfatına bürünmesi,sahada amatör takımlar gibi hiçbir varlık göstermeden yenilmesi hazmedilir bir şey değil. Koskoca ülkede başka oyuncu kalmadı da ayhan,topal,sarp, servet,güngör,sabri gibi adamlar elle üstünde tutuluyor,reklamlarda oynuyorlar,klübün sırtından milyonlarca dolar para kazanıyorlar. Sonuç ne veriyorlar? Ne verdiler?  Bu klüp artık değişime,revizyona ihtiyaç duyuyor. Başarı ne stadla ,ne forma satmakla gelir. Başarı doğru takımı kurmakla gelir. Doğru,iyi futbolu oynayarak gelir.

Artık ben her maç vasat altı iğrenç bir futbol seyretmek istemiyorum. Cesur, otoriter, baskın bir yönetim anlayışı istiyorum.Geldiğinde bu takımda oynamaması gereken oyunculara kapıyı gösterecek bir başkan istiyorum. Hatalarda ısrar etmeyen bir yönetim istiyorum. Banane GS'nin borcundan ben başarı isterim, güzel futbol isterim,istikrar isterim.Tamam istemek kolay, sadece istemekle olmaz diyebilirsiziniz . ama franco,barış,topal,sarp, elano, servet,emre gibi oyuncularla hiç olmaz. Kimse boşuna kendini kandırmasın. Artık polat'ın ne sözlerine ne vaadlerine itibar ediyorum. Kesinlikle emekli derneği gibi yönetilen bir klüp asla başarıya ulaşamaz.Lafla,göstermelik transferlerle bir klüp yönetilemez. Her maç yenilip,her maç kötü oynayarak şampiyon olunmaz. O YÜZDEN DEĞİŞİM ŞART VE BU DEĞİŞİM  BU YÖNETİMLE ASLA GERÇEKLEŞMEZ.

1 Mart 2010 Pazartesi

4 Gol ve Keyiften 4 Köşe (Galatasaray 4 - 1 Kasımpaşaspor)


             Bugün benim için ne güzel bir gündü.Saat 17.00'da Fener'in yenilmesi haberiyle Kasımpaşa maçının önem derecesi seviye atladı. Ardından gelen Cimbom'un 4 gollü zaferi, keyfimi 4 köşe hale getirdi.Uzun zamandır hasret kaldığım farklı bir galibiyet. Hırs,mücadele,paslaşma,paylaşma kısaca maçta herşey vardı. Daha da önemlisi sahada inanılmaz derece güzel futbol oynayan bir Kasımpaşa vardı. Defanstan topu çıkarışları,pasa dayalı oyun sistemi mükemmeldi. Gerçekten etkili bir takım yaratmış Yılmaz Vural. Tebrik etmek lazım.
            Maça gelicek olursak güzel oyun ve 4 güzel gol herşeyin özeti. Maçın başlamasıyla daha birinci dakikadaki ultra-mega-süper-talih yanımızda olmasaydı,maçın seyri değişebilirdi. Ama birşeyin değişmeyeceğinden emindim,o da maçı kazanma arzumuz. Uzun zamandır bu kadar pres yapan bir G.Saray görmemiştim. Her alanda basan,pres yapan birkaç sarı-kırmızı forma görmek mümkündü. Bu da doğal olarak sonuca yansıdı. Özellikle Gio ve Keita çok güzel işler yaptılar. Gio özellikle oyunun temposunun artmasında baş etkendi. Keita da çalımlı,göze hoş gelen futbolunu 2 golle süsledi. Jo ilerde top saklayarak beklerin ve orta sahanın çıkışlarına yardımcı oldu. Fiziksel gücünü arttırdığı zaman çok daha etkili olabileceğini düşünüyorum. Bunlar maçın toz pembe bir portresi.Bir de resme diğer yandan bakalım.
            Takım kaptığı toplarla özellikle,top Arda'da iken inanılmaz derecede ağır çıkıyor. Zaten topal  ve ayhan herzamanki geri ve yan pas hastalığını yenemedikleri ve ayrıca oyun yetenekleri buna müsade etmediği için hücuma çıkışlarda bu 3 isim el freni rolü oynadılar. Oyuncular arası bağlantılar çok kopuk. İnanılmaz boş alanlarda yapılamayan final pasları maçın erken kopmasını engelledi. Özellikle Keita ve Arda'nın bencil oyunu hücumda bir kaos yaşanmasına yol açtı. Hele dörde iki gerçekleşen bir pozisyonda gol üretememek,kaos futbolunun en büyük işareti. Defansif oyuncuları izlerken top kaybı yapacaklar diye sürekli tedirgin bir halde maç seyretmek zorunda kaldım. Hala ayhan ve topal'ın nasıl bu takımda 11 oynayabildiklerine inanamıyorum. Orta saha gibi kilit bir noktada ilkel paslaşma düzeni bütün takımın işleyişini bozuyor. Yekta ismine dikkat etmenizi öneririm. Son derece akıllı bir orta saha oyuncusu. Top saklama yeteneğine sahip. Keşke topal veya ayhan'ın yerine bizde oynuyor olsaydı. Arda'ya gelirsek ki ayrı bir parantez kesinlikle haketmiyor. Bugün gol atmasına rağmen sahanın en kötü oyuncusu idi. Aldığı bütün topları ezdi,son derece ağır hareketleri nedeniyle atak organizasyonlarının hızlı gelişmesine engel oldu. Son olarak kaleci. Bu kaleci neredeyse yediği bütün gollerde hatalı. Kasımpaşa'nın attığı gol, resmen kaleci golüdür. Yekta topu önüne aldığı zaman zaten alan dardı. Bizim kaleci franko, topla kale arasına yatarak tüm vücudu ile set oluşturacağına, ayakları üstüne bekledi. Sonrası malum. Top,tıngır tıngır kale çizgisini geçerek gol oldu. Sorulması gereken soru şu: Mondragon o golü yer miydi?
             Artısıyla,eskisiyle bir lig maçını daha geride bıraktık.4 gollü bir galibiyetle gelen 5 puan fark son derece moral verici ve ilerisi için son derece ümitlendirici.Takım pas trafiğini geliştirir,sakatlar takıma çabuk dönerse daha iyi futbol oynayacağımıza inanıyorum.Bu sadece 1 maçtı.Eksikler çok ama inanırsak başarırız.